24 Temmuz 2008 Perşembe

DOĞRU İŞTE MİSİNİZ?

DOĞRU İŞTE MİSİNİZ?Size bugün Philip Carter ve Ken Russel tarafından geliştirilmiş bir "Doğru İşte Misiniz?" psikometrik testini uygulasam ne dersiniz? Haydi bakalım aşağıdaki soruları yanıtlayın ve bakın bakalım acilen iş değiştirmeniz gerekiyor mu!

1) Çalışma Nedeniniz Nedir?

A) Para İçin

B) Para ve bir şey yapmış olmak için

C) İş tatminin ve para için2)

2)Ne kadar sıklıkla yeni bir işe başvuruyorsunuz?

A) Yılda ikiden fazla

B) Yılda iki kez

C) Yılda ikiden az

3) İş felsefenizi hangisi en iyi tanımlar?

A) Hayatın angaryası

B) Hayattır

C) Eğlenceli olmalı

4) İş Arkadaşlarınızla ilişkilerinizi nasıl?

A) Onlara dayanamam

B) Eh işte şöyle böyleyim

C) Arkadaşlarım ve meslekdaşlarımdır

5) Normal bir günün sonunda bitmemiş bir işiniz var. Ne yaparsınız?

A) Eve gider sonraki sabah bitiririm

B) İşi bitirir fazla mesai isterim

C) Fazla mesai ödenmese de işi bitiririm

6) Patronunuzla ilişkiniz nasıl?

A) Çok iyi değil

B) Tatminkar

C) Patron benim

7) Bir hafta tatilden sonra, Pazartesi uyandınız ne düşünürsünüz?

A) Bütün hafta bu anı yaşamaktan korktuğumu

B) Kürkçü dükkanına döndüğümü

C) Geçen hafta olan biteni öğrenmek için işe erken gitmem gerektiğini

8) İşinizi nasıl değerlendirirsiniz?

A) Sıradan

B) Daha ilginç olabilir

C) Yaptığım işten hoşlanıyorum

9) Bir günün sonunda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

A) Bir günün daha bittiğine mutlu olurum

B) Zihinsel ve fiziksel olarak yorgun hissederim

C) Tatminkar

10) Saatine baktınız saat öğlenden sonra 3..Mesai bitimine iki saat var. Ne hissedersiniz?

A ) Daha iki uzun saat var.

B) Beşe kadar nasıl işlerimi bitireceğim

C) Ne çabuk 3 olmuş

11) İş yerinde hangi sıklıkla incinirsiniz ya da kalbiniz kırılır?

A) Hergün

B) Haftada birden fazla

C) Çok nadir

12) Hangi sıklıkla kendinizi hasta hisseder ve iş gitmezsiniz?

A) Yılda beşten fazla

B) Yılda beşten az

C) Yılda ikiden az

13) Pazar öğleden sonraları ertesi gün işe gideceğiniz için strese girer misiniz?

A) Evet sık sık

B) Bazen

C) Asla

14) Mesai saatleri içinde kaç kere saate bakarsınız?

A) Her saat başı

B) Günde bir iki kere

C) Nadiren

15) İşle ilgili en fazla neye üzülürsünüz?

A) İş güvenliği

B) Yapacak çok iş olması

C) İş için çok yeterli ve profesyonel olmak

16) Yeni teknolojilere karşı tutumunuz nedir?

A) İstemem ve kaçınırım

B) Kabul etmek zorundayım ama kendimi uyarlamama konusuna takarım

C) Benim için heyecan verici bir meydan okumadır.

17) Hizmet-içi eğitime gitmeniz istendi. Ne dersiniz?

A) Başım hoş değil. Mümkünse dışarıda bırakın.

B) İyi ama katılamam çok meşgulüm.

C) Eğer yaptığım işle ilgiliyse memnun olurum

18) Çalıştığınız yerde kendinizi ne kadar sorumlu hissedersiniz?

A) Çok değil. Orada işimi yapmak için varım

B) Ne olup bittiğini bilirim ama temel sorumluluğum işimi yapmak.

C) Büyük sorumluluk hissederim

19) İş arkadaşlarınızla ne kadar sık gülersiniz?

A) Çok sık değil

B) Bazen

C) Oldukça sık

20) İşte hayal kurar mısınız?

A) Evet, sık

B) Hayal kurmaya zamanım yok

C) Nadiren

21) İş yeri bülteninde hobilerinizi yazmanız istendi. Ne yaparsınız?

A) Çalışma saatlerinde yazar ve iş dışı hoş bir aktivite olduğunu düşünürüm.

B) Yazarsam fazla mesai ödenip ödenmeyeceğini sorarım.

C) İş dışı zamanda yazarım

22) Mesainiz 8.30’da başlasa siz işe 20 dakika önce gitseniz. Ne yaparsınız?

A) Çalar saatime ne olduğunu sorgularım.

B) İş saatine kadar gazete okurum.

C) Hemen işe başlarım.

23) İşteki sosyal olaylara ne sıklıkla katılırsınız?

A) Hiç

B) Arasıra

C) Çok az

24) Aniden iş yerinizin başka bir bölgedeki başka bir vilayete taşındığı haberi verildi. İki seçeneğiniz var. Taşınmak ya da tazminatınızı alıp ayrılmak. Ne yaparsınız?

A) Üzülmem. Tazminatımı alır başka iş bakarım.

B) Üzülürüm. Çok zor bir karar derim.

C) Taşınırım.

25) Öğle yemeği saatinde çalışır mısınız?

A) Asla

B) Daima

C) Bazen

Değerlendirme:

Her C şıkkı için kendinize 2,

B için 1,

A için de 0 puan verip, tüm puanlarınızı toplayın.

40-50 puan arası aldıysanız…Şanslısınız. Sevdiğiniz bir ortamda çalışıyorsunuz. Pazartesi sendromu yaşamıyorsunuz. Finansal nedenler olmadığı sürece işinizi değiştirmeniz zor.

25-39 arasındaysanız…İş tatmini açısından ortalama durumundasınız. Bazen iş moraliniz yüksek bazen de çok düşük. İş işte..Ucunda para olmasa çalışmayacaksınız. Haftasonunu iple çekiyorsunuz. İşinizin hoşa giden tarafını iyi yapıyor diğer kısmını nasıl geliştireceğinizi düşünüyorsunuz. Daha uygun bir iş bulsanız sıçrayacaksınız. Ama dikkat, evdeki bulgurdan olmak da var.

25’ten azsanız..Acil durum! Önce yaptınız işi çalıştığınız yerde değiştirmeye çalışın. Olmazsa dışarıya bakın. Kariyerinizi geliştirmek için bu şart. İş yaşamındaki moralsizlik yakında özel yaşamınıza da sıçrayabilir. Cesur yürek olmak lazım! Seçim yazım.

Kaynak: Ali Atıf Bir

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Mülakatlarda En Çok Sorulan Sorular

1.Üniversite seçiminizdeki nedenleri nasıl belirtirsiniz? Bu üniversite size neler kazandırdı?
2.Beş yıl içerisinde kendinizi nerede görüyorsunuz?
3.Bireysel bilgi toplamada mı yoksa başkalarıyla işbirliği içinde çalışırken mi daha verimli oluyorsunuz?
4.Kısa dönem hedeflerinizden bahseder misiniz?
5.İşlerinizi nasıl planlarsınız?
6.Çalışma hayatında karşılaştığınız kişilerin en çok hangi hareketleri sizi kızdırır? Bu durumda ne yaparsınız?
7.Sizce bu işin gerektirdiği en büyük özellik nedir?
8.Şirketimiz hakkında ne derece bilginiz var?
9.Zihninizi dağıtmak için neler yaparsınız?
10.İşinizde sizi ne motive eder?

Yeni İşe Uyum Sağlamanın Yolları

Yeni işinizdeki ilk hafta heyecan verici geçiyor. Farklı ve yeni bir şeyler yapmaya can atıyorsunuz. Belki de yepyeni bir sektöre, hukuktan finansa, ya da teknolojiden sağlığa geçiyorsunuz. Ne olursa olsun, yeni bir işe başladığınızda farklı bir işletim sistemi veya farklı bir program gibi değişimlere adapte olmak durumundasınız. Buna hazırsınız belki de ama her şeyi hızlı ve iyi bir şekilde öğrenme gereğinin baskısını da hissedeceksiniz. Paniğe kapılmaya gerek yok. Daha önce de değişim yaşamışsınızdır mutlaka. Şimdi çok yabancı gelen şeyler bir süre sonra normal gelmeye başlayacak. İşte işinizi kolaylaştıracak birkaç öneri: Soru sormaktan çekinmeyin Yöneticiler bazen çalışanlardan geleceği görmelerini, yapılacakları bilmelerini bekler. Ama siz yine de her şeyi açık açık sorun. Bugünün iş dünyasında çalışanlar gittikçe daha fazla yöneticiye raporlama yaparken, farklı insanların farklı talepleri olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Tek bir kişiye bağlı olarak çalışabilirsiniz. Bu durumda sorularınızı yöneltebileceğiniz kişi bellidir. Fakat çoğu iş yerinde hiç kimse tüm soruların yanıtını bilmez ve her zaman ulaşılabilir durumda değildir. Bu yüzden, hangi soruyu kime soracağınızı iyi belirlemelisiniz. Herkesin benzer görevlerde bulunduğu bir takımın üyesiyseniz, soru sorabileceğiniz çok kişi vardır. Bilgisayar ile ilgili soruları IT uzmanlarına, kargo sorularını idare işlerini takip edenlere, sözleşme ve haklarınız ile ilgili soruları ise insan kaynakları personeline sorabilirsiniz. Sizin yeni olduğunuzu bileceklerinden, yardımcı olacaklardır. Doğru zamanı seçinÇalışma temposu hiç düşmeyen bir iş yerinde, tekrar eden sorularınız can sıkıcı olmaya başlayabilir. Birine soru sormadan önce, ne yaptığına bakın ve işini bölmeyin. Bunun için vücut diline ve ses tonuna dikkat edin. Bir şey üzerinde çalışıyor ve gergin mi? Eğer öyle ise, sorunuz bekleyebilir mi? Daha uygun bir zamana kadar bunu erteleyip başka bir iş ile meşgul olabilir misiniz? Bir diğer yol olarak, başka birine sormayı deneyebilir veya sorularınızı biriktirerek iş arkadaşınızı/şefinizi sadece bir kere rahatsız edebilirsiniz. Uygun olduğu zamanda görüşme talep edebilir veya e-posta yollayarak uygun zamanında cevaplamasını isteyebilirsiniz. Not alınYeni işinizde ilerlemek için bilgiye her an ulaşabilmeniz gerek. İşle ilgili notlar alın ve bunları düzenli tutun. İşiniz gereği masanızda fazla durmuyorsanız, panoya yapıştıracağınız notlar işe yaramayacaktır. Onun yerine küçük bir not defteri taşıyabilirsiniz. Örnek isteyinBir belgenin nasıl hazırlanacağını veya bir formun nasıl doldurulacağını bilmiyorsanız, sıkıştığınızda bakabileceğiniz bir örnek isteyin. Bu örnekleri saklamayı da unutmayın. Kurslara katılınBirçok şirket, çalışanlarının yeni program veya sistemlere daha iyi ve hızlı uyum sağlayabilmesi için onlara eğitim imkanı veriyor. Yöneticinize böyle kurslar varsa katılmak istediğinizi söyleyebilirsiniz. Internet üzerinden veya eğitim CD’leri ile yerinizden bu eğitimi almanız mümkün olabilir. Son olarak, derin bir nefes almayı unutmayın. Hızla uyum sağlamanız gereken bir ortama girdiğinizde, baskıyı hissedersiniz. Ancak, yeni görevleri hızla yerine getirme çabası, hata yapma olasılığınızı ve stresinizi artırır. Gerilmemeye çalışın...

11 Nisan 2008 Cuma

Türk Yöneticilerin Maaşları Zengin Ülkeleri Solladı

Data Expert'in ücret eğrileri ile ilgili yapmış olduğu araştırma, 5.000 çalışan ve 95 firmanın katıldığı görüşmeler sonucu toplam 15.000 personel değerlendirilerek tamamlandı. 2005 yılı ücretlerinin baz alındığı araştırmaya göre Türkiye'deki üst düzey yöneticiler bir yıl içinde aldıkları ortalama maaşları ile kişi başına yıllık ortalama geliri 30.000 doları bulan ülkelerdeki meslektaşlarını bile geride bıraktı. Yıllık dünyanın en yüksek yönetici maaşlarını veren İsviçre, Danimarka, Almanya ve Avusturya'nın ardından yılda ortalama 120.000 euro ile en fazla kazanan üst düzey yöneticiler Türkiye'den çıktı. ABD, Hollanda, İngiltere, Norveç gibi ülkeler ise yönetici maaşları söz konusu olduğunda Türkiye'nin ardından geliyor. Ancak brüt maaşın dışında toplam yönetici gelirleri prim, yan ödemeler, tatil ücretleri, satış komisyonu, kar payı, performans değerlendirme vb. ödemelerin eklenmesi ile hesaplandığında Türk yöneticiler 10. sıraya düşüyor. Data Expert'ten Hasan ALTUNKAYA konuyla ilgili şöyle değerlendirme yaptı: "Türkiye'de asgari ücret 220 euro, Hollanda'da 1000 euro. Oysa Türkiye'deki üst düzey yöneticilerin ortalama maaşları Hollanda'dakilei geçiyor. Bu durum Türkiye'deki gelir dağılımı adaletsizliğinin de bir tür göstergesi. Her ne kadar benim çalıştığım alan bu olsa da, ben dahi rahatsız oluyorum. Bu durum şirketlerde çalışanlarda genel bir haksızlık duygusu uyandırıyor. Üst düzey önetici ile onun hemen altında çalışan kişilerin aldıkları ücetler arasında korkunç bir makas var. Bunun sebebi ise şu: Türkiye'deki şirketler henüz çok genç. Bu mantıkdışı durumun düzeltilmesi konusunda şirket kültürleri de hazır değil".Kaynak: Sabah İşte İnsan Gazetesi

Yetiş anneanne çalışan kızın doğuruyor

Kariyer yaparken aynı zamanda çocuk da büyütülebilir mi? İşte bu açmazı yaşayan pek çok kadın ya işinden ya da hayalindeki çocuğundan vazgeçmek zorunda kalıyor. Aktüel dergisinin bu haftaki sayısında; 'çocuk da yaparım, kariyer de' diyen dört başarılı kadın bu işin sırrını açıklıyor. Çocuklu kariyer sahibi kadının ardındaki güç: Anneanne. Ayda 10 günü yurtdışında geçiriyor Boğaziçi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler okurken asistan olarak işe başlayan Serfinaz Altun, 10 yıllık çalışma hayatı sonucunda şu anda bulunduğu noktaya gelmiş. Çalışırken çocuk yapmaya hatta evlenmeye cesaret edemeyen kadınları anlamadığını söyleyen Altun, 24 yaşında tam da kariyerinin başında evlenmiş. 5 yıl sonra da kızı Alara'yı dünyaya getiren Altun'a göre işte de evde de mutlu ve başarılı olmanın yolu, doğru organizasyon ve program yapabilmeden geçiyor. İşi nedeniyle ayın 10 gününü yurtdışında geçiren Altun, seyahatlerinden en az bir hafta öncesinde Alara ile ilgilenecek aile büyüklerine haber veriyor. Kaliteli yaşasınlar diye çalışıyor Çokuluslu bir ilaç firmasında çalışan Esra Doğanay, çocuklarının her zaman ilk sırada yer aldığını ama onlara daha kaliteli bir yaşam sunabilmek için de çalışmanın şart olduğunu söylüyor. Doğanay, bu şekilde dengeyi sağlayabildiğini ifade ediyor. 12 yaşındaki büyük oğlu Barkın aylıkken Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun olan Doğanay; mastır yaparken de çalışmış, Barkın'ı büyütmüş ve küçük oğlu Doruk'u dünyaya getirmiş. Doğanay, tüm bunları bir arada yürütebilmesini de sporcu kişiliğine bağlıyor. Belki de bu yüzden oğulları da aynı sporla uğraşıyor. Çocukları onunla gurur duyuyor Altı yıllık tıp eğitimi, ihtisas ve devlet hastanesinde yoğun iş temposu... İşte tam bu sıralarda iki çocuk birden yapmış Nursen Şen. Şimdi özel sektörde lazer operasyonları ve başhekimi sorumluluğu ile kariyerine devam eden Şen'in de en büyük yardımcısı kendi annesi olmuş. Başta sadece üç aylığına gelen anneanne o gün bugündür tam 14 yıldır evine dönememiş. Genç yaşta hem anneliği hem de doktorluğu başarıyla yürütmenin mutluluğunu yaşadığını söyleyen Şen'in şu anda 14 ve 9 yaşında olan iki oğlu da hallerinden epey mutlu... Çocuklar "Biz annemizin başarılarıyla övünüyoruz" diyor. Önce işini yapmış sonra doğumu Tam kızının doğumuna birkaç gün kala uluslararası bir toplantıya ev sahipliği yaptığını söylüyor Zümrüt Erkan. Hatta Belçika'da yapılması gereken toplantı, Erkan hamile diye İstanbul'a alınmış. İyi ki de alınmış çünkü Erkan toplantının bitmesiyle birlikte doğum için hastaneye kaldırılmış. Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Erkan 13 yıldır aynı firmada çalışıyor. Kızı Deniz'in özellikle bebeklik döneminde biraz zorlandığını söyleyen Erkan, eşinin ve annesinin yardımlarıyla kariyerinden hiçbir zaman vazgeçmemiş. Zaten altı yaşındaki Deniz de annesinin çalışmasının çok normal buluyor ve başka türlü bir hayat düşünemiyor. sabah.com.tr

13 Mart 2008 Perşembe

Sayısal Loto Bayiliği Şartları

Bayi ile ilgili şartlar:
18 yaşını bitirmiş ve rüştünü kazanmış olmak,
Yüzkızartıcı, hürriyeti bağlayıcı ve ağır ceza suçlarından hüküm giymemiş olmak, Akli özür bulunmamak.
İşyeri ile ilgili şartlar:
Sayısal Oyun bayilikleri gerçek ve tüzel kişilere verilir. Başvuruda bulunulan işyerinde en az 1 (bir) yıldır faaliyet gösteriliyor olmalıdır.(3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun değişik 21.Md 1.fıkrasının (d) bendinde sayılan gerçek kişiler hariç)
İşyeri, insan yoğunluğunun olduğu cadde üzerlerinde veya işlek bir sokakta yada iş merkezlerinde bulunmalıdır,
Bayilikler, gazete ve tekel bayilikleri, süpermarket, market, büfeler ile kuruyemiş, kırtasiye, cep telefonu, bilgisayar ve müzik kaseti satan işyerlerine ve sayılan bu işyerlerinde Milli Piyango bayiliği yapanlara verilir.
Mali şartlar
Sayısal Oyunlar bayiliği almaya hak kazananlardan 2000 ABD Doları nakit teminat alınır.
Sayısal Oyunlar bayiliği verilen işyerine, Türk Telekom A.Ş. tarafından tesis edilecek iletişim hattının; tesis, ölçüm ve kanal kira ücretleri, bayi tarafından ödenir.
Sayısal Oyun bayilik verilme usulü:
Yukarıda belirtilen şartlara haiz olan gerçek ve tüzel kişilerin başvurusuna, bir kura numarası verilmek suretiyle, Sayısal Oyunlar Yönetmeliği çerçevesinde Kur'a ile sayısal Oyun bayiliği verilmektedir.
Kura çekimi noter tarafından ve bayi adaylarının huzurunda yapılmaktadır.
Kura sonunda Sayısal Oyunlar bayiliği almaya hak kazananlara İdaremizce bayilik verilmektedir.
Kura ile belirlenenlerden, gerekli koşulları taşımadıkları sonradan tespit edilenler, bayilik için herhangi bir hak iddia edemezler.
Başvuru formuna ekleŞimdi Kaydetnecek belgeler:
Başvuru sahibinin nüfus cüzdanı fotokopisi (T.C.Kimlik Numarası ile birlikte)
Bayilik talep edilen işyerine ait vergi levhası ve işyeri çalışma ruhsatı fotokopisi(tüzel kişiler için ilave olarak Ticaret Odası belgesi ve Ticaret Sicil Gazetesi)
Bayilik talep edilen işyerinin cepheden çekilmiş bir adet fotoğrafı
Bayilik talep edilen işyerinin el ile çizilmiş adres krokisi.
Başvurunun formunun alınacağı ve başvurunun yapılacağı yerler:
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü Loto Dairesi Başkanlığı Ziyabey Caddesi 22.Sokak No:1
06520 Balgat/ANKARA











2 Mart 2008 Pazar

Çalışmak için mi yaşıyorsunuz?

Çalışmak için mi yaşıyorsunuz?

Yoğun iş temposuHepimizin hayatında stres yaratan pek çok şey var. Günümüz dünyasının durmaksızın hızlanan yaşam koşulları, evde, yolda ve tabii ki işyerinde sayısız stres kaynağı oluşturuyor. Bob Losyk, "Sakin Ol Sinirlerine Hakim Ol" adlı kitabında stresle mücadele etmenin birçok yolunu sunuyor. Bunlardan biri de işimizin, hayatımızdaki yerini anlamamıza yardımcı olmayı amaçlıyor.

"Hayatımızın büyük bir bölümünü işte geçiririz. İş bize kendini gerçekleştirme, kendi olma duygusu verir. Çalışmak kendimizi ve ailemizi geçindirmek için kaynak edinmemize olanak sağlar. Yaşamak için çalışmak zorundayız" diyen Losyk, yaşamak için mi çalıştığımızı yoksa çalışmak için mi yaşadığımızı kendimize sormamızı istiyor. Uzun saatler çalışıyorsak, oturup bunun niçin böyle olduğunu düşünmemizi öneriyor.

TestBob Losyk, aşağıdaki test ile işinizin kölesi olup olmadığımıza karar vermemizi kolaylaştırıyor. Bu soruların birkaçına bile EVET yanıtını verdiyseniz, işinizin hayatınızı bir ahtapot gibi sardığını ve sizi iş kölesine dönüştürdüğünü artık fark edebilirsiniz. Losyk işimizle ilgili daha fazla çalışmamız gereken dönemlerin olabileceğini fakat bunların kural haline gelip gelmediğine dikkat etmek gerektiğini söylüyor. Pek çok insan için bir kaçamak olduğunu, kişisel sorunlar söz konusuysa, işin bunlarla ilgilenmekten alıkoyduğunu anlatıyor. "Mutlu değilseniz, iş harika bir saklanma sığınağıdır" diyerek, çok çalışmanın hayatta baş edilemeyen şeylerden uzak tuttuğunu düşündüğümüzü belirtiyor. Hayatımızın dengede olup olmadığını anlamamız için haftanın ne kadarını çalışmaya, aileye, arkadaşlara, eğlence ve etkinliklere, egzersiz ve fiziksel aktivitelere, ruhsal faaliyetlere ayırdığımızı, kendimize sormamız gerektiğini vurguluyor.

İş köleliği testi

  • Çalışmadığım zaman suçluluk duyarım.
  • Çalışmadığım zaman sürekli işimi düşünürüm.
  • Tatillerle ilgilenmem.
  • Tatildeyken işyerime sık sık telefon eder veya e-posta gönderirim.
  • Dinlenme zamanının önemli işleri yapmaya ayrılması gerektiğini düşünürüm.
  • Uyumadan önce yatakta da çalışırım.
  • Arkadaşlarım ve ailemle hemen hemen hiç birarada olmam.
  • En yakın dostlarım muhasebecim, avukatım ve iş arkadaşlarımdır.
  • Hayatımdaki bütün amaçlar kariyerim ve işimle ilgilidir.
  • Sadece çalıştığımda doyum ve mutluluk hissederim.

Kaynak: Dünya Gazetesi

Ofiste Çalışanları Delirten Şeyler


Yazıcı aksaklıkları, cep telefonunu sessize almadan unutup giden iş arkadaşları.. Ve bakın başka neler..

Canon’un 13 Avrupa ülkesini kapsayan araştırmasının sonuçlarına göre, çalışanları en çok uzun ve anlamsız toplantılar kızdırıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 30’u ise yazıcı arızası nedeni ile öfkeleniyor. Bu sorunun en çok yaşandığı iki ülkeden biri Türkiye. Araştırma verilerine göre, ofis çalışanlarının % 14’ü bugüne kadar bir şey tekmelemiş veya kırmış, % 32’si masalarına şiddet uygulamış, % 12’si ise yazıcı tekmelemiş.

Araştırmaya göre, çalışanları en çok uzun ve anlamsız toplantılar kızdırıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 30’u ise yazıcı arızası nedeni ile öfkeleniyor. Bu sorunun en çok yaşandığı iki ülkeden biri Türkiye.

Avrupa’nın 13 ülkesinde yaptırılan ‘Ofiste Öfke’ araştırmasıyla, çalışma ortamlarındaki öfke nöbetlerine ve nedenlerine ışık tuttu. Ofis öfkelerinin altında yatan gerçek nedenleri su yüzüne çıkaran araştırma sonuçları, şimdiye dek bilinen önlemlerin yeniden gözden geçirilmesini gerektirecek gibi görünüyor.

Canon’un ICM Research adlı araştırma şirketine yaptırdığı araştırmanın başlangıç noktası, ofisteki yazıcı sorunlarının giderilmesi ve ofislerde teknolojinin en sorunsuz şekilde kullanılabilmesi. Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç, İsviçre, İngiltere, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Türkiye ve Romanya’dan toplam 1.857 çalışanla röportaj gerçekleştirilerek yapılan araştırmanın katılımcılarının %54’ü kadın. 18 ve üstü yaş gurubunda yapılan araştırmada katılımcıların % 48’i 25–34 yaş aralığında ve hükümet, kamu, BT ve Telekom servisleri ile finans başta olmak üzere perakende, sağlık, eğitim, inşaat, taşımacılık, turizm, enerji, tarım ve medya sektörlerinde çalışıyor.

En kızgın ofis çalışanı İtalya’da!

Araştırmaya göre her 10 kişiden 8’i, ofis ortamında bir başkasının görünür bir şekilde öfkesini kontrol edemediğine şahit olmuş. Bu oran %94’le en yüksek İtalya’da, % 68’le en düşük Kuzey Avrupa ülkelerinde. Çalışanların % 68’i ise iş yerinde öfkesini kontrol edemiyor. Öfkeyle kalkanların meydana getirdikleri zarar sonuçları ise şöyle: Toplamda % 14’ü bir şey tekmelemiş veya kırmış, % 32’si masalarına şiddet uygulamış, % 12’si ise yazıcı tekmelemiş veya kırmış.

Türkler en çok yazıcı aksaklıklarına sinirleniyor

Türkiye’deki araştırma sonuçları, diğer ülkelerdekinden önemli bir farklılık gösteriyor. Araştırmanın gerçekleştirildiği birçok ülkede uzun toplantılar, saygısızlık, ofis koşulları gibi nedenler öfkeye neden olan ilk sebepleri oluştururken, Türkler % 50 oranla en çok yazıcı aksaklığına sinirleniyor. Toplam sonuçlarda % 30 oranla beşinci sırada bulunan yazıcı aksaklığı, Türkiye’deki ofislerde birinci sorun olarak göze çarpıyor. Türkiye’de çalışanların öfkelenmesine neden olan en büyük ikinci nedeni ise % 49 oranla ofis politikaları oluşturuyor.

Diğer nedenler sırası ile şöyle:

  • Çok hırslı yöneticiler % 47.
  • Işıkları söndürmeme, yazıcıyı kapamama, çevreyi düşünmeme % 45.
  • Masada cep telefonunu sessize almadan bırakan insanlar % 36.

Ofis çalışanını çıldırtan sebeplerOfis ekipmanı aksaklıkları öfke sıralamasında ilk 5’te

Türkiye’deki sonucun bir benzerine de Almanya’da rastlanıyor. Almanların % 53’ü ofisteki öfkelere neden olarak yazıcı aksaklığını gösteriyor. Doğu Avrupa çalışanlarının % 15’i ofiste yazıcıların eksikliğini en çok hisseden kesim. Toplam araçtırma sonuçlarında ise yazıcı sorunu % 30 oranla 5. sırada yer alıyor.

Açık ofisler stresi artırıyor

Katılımcıların % 24’ü yeni bir patronun, % 22’si ise tıka basa dolu olmayan ve daima temiz kağıt yüklü olan yazıcıların, ofis hayatını daha çok kolaylaştıracağını düşünüyor. Katılımcıların % 66’sı kısmen ve % 64’ü tamamen açık ofislerin, stres seviyesinin yükselmesinde rol oynadığını düşünüyor. Diğer tür ofislerde, katılımcıların % 48’i ofis ortamının stres seviyelerini etkilediğini hissediyor. Her dört kişiden biri dokümanlara hızlı ve kolay ulaşmanın ve % 14’ü daha iyi bir yere konulmuş bir yazıcının, ofisi daha ‘kullanımı kolay’ hale getireceğine inanıyor.

İşyerinde öfke üretim ve karlılığı etkiliyor

Canon Avrupa’nın Avrupa Çözüm Pazarlama Müdürü Adam Gilbe, ofislerde yaşanan öfke nöbetleri hakkında şu yorumu yapıyor: “Araştırmaya göre yalnızca %5 katılımcı, şimdiye kadar hiç öfkelenmediklerini söylüyor. Ofiste yaşanan öfke, Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı ciddi bir problem. İşyerlerindeki bu durum, üretim ve karlılık potansiyeli performansına etki edecektir. Çalışma hayatını kolaylaştıracak çözümler sağlanarak bu problemler aşılabilir.”

Ofis çalışanlarını çileden çıkaran nedenler:

  • Uzun anlamsız toplantılar % 50
  • Saygısızlık ve hor görülme % 48
  • Kötü ısıtma ve havalandırma koşulları % 37
  • Destek eksikliği % 36
  • Ofis politikaları % 31
  • Yazıcı aksaklığı / Hazırlıksız toplantıya katılan insanlar %30
  • BT yetersizliği % 28
  • Çevreye saygı göstermeyen insanlar % 24
  • Çok hırslı yöneticiler % 23
  • Telefonun sesini kısmadan masasında bırakan insanlar % 22
  • Network’te doküman aramak % 20
  • Dağınık ofis mutfağı % 16
  • E-posta kirliliği / Farklı uygulamalarla doküman alma %14
  • Park yerinin başkası tarafından kullanılması % 7
  • Hiçbiri % 5

Kaynak: www.haberturk.com

Bayanlar neden terfi edemiyor?



Bayanlar neden terfi edemiyor?Yapılan bir araştırmaya göre, kadınlar genellikle terfi alamıyorlar. Nedeni, patronların erkeklerde doğal olarak bulunan yeteneklerin kadınlarda bulunduğuna inanmaması.

Araştırmaya göre, erkeklerin daha saldırgan bir yönlerinin bulunması, onları daha fazla sorumlulukla başa çıkabilen doğal liderler konumuna getiriyor. Buna karşılık kadınlar yüksek pozisyonlar için fazla uygun bulunmuyorlar, çünkü başarıları, 'özel bir çaba' göstermeye bağlı. Bu nedenle de uzun dönemde aynı başarıyı yakalayamıyorlar.

Kadın-erkek eşitliğini tamamen hiçe sayan bu görüşler, İngiltere'deki dünya çapında bir bilişim şirketi ve bir bankada, 200 kadın ve erkek üzerinde yapılan bir araştırmaya dayanıyor.

Araştırma sonuçları, kadınların bir amaç uğrunda başarı elde etmekten ziyade, farklı durumlara göre davrandıkları şeklinde algılandıklarını gösteriyor. Buna karşılık erkeklerin, başarılı sonuçlar alınmasında etken oldukları düşünülüyor. Kadınlarda 'doğru özellikler'in bulunmadığı ve liderlik vasıflarına sahip olmadıkları da düşünülenler arasında.

İngiltere'de kadınlar çalışan kesimin yüzde 40'ını oluşturuyor ve yapılan bazı anketlere göre, yüksek mevkilerde erkeklerin bulunması artık geçmişte kalan bir şey. Yakın zamanda Financial Times tarafından hazırlanan bir rapora göre, sektörün önde gelen yatırım kuruluşlarında, üst kademe işlerin yüzde 25'inde kadınlar çalışıyor. Buna karşılık geçen ay yayınlanan, 2003'te Britanya'nın En Çok Kazanan Kadınları listesindeki isimlerin çoğu bir yerde çalışan kadınlar değil, müteşebbis olanlar. Bir yerde çalışıp da yüksek kademelere gelen kadın sayısı son derece az görünüyor.

İngiltere'deki Eşit Fırsat Komisyonu'nun bu hafta yayınladığı bir rapor da bu listeyi destekliyor. Buna göre, İngiltere'de şirket liderlerinin sadece yüzde 9'u kadın. Bu rakam, FTSE (Financial Times ve borsa) şirketlerinde yüzde 6.5'a kadar düşüyor. Bu da, İngiltere'deki şirketlerin dörtte birinin ki, bu rakam bir milyon civarında ve giderek artıyor, sahibinin neden kadın olduğunu açıklıyor.

Türkiye'de durum farklı görünmüyor. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün 2000 yılında yaptığı Yapılan İşe Göre İstihdam Edilen Nüfus çalışmasında, müteşebbis, direktör ve üst kademe yöneticisi olan kadın sayısı 36 binlerde (tam rakam 36.128) gezinirken, bu rakam erkeklerde 330 binlere (tam rakam 330.218) ulaşıyor. Bu rakamlar, yasama organları ve kamu sektöründe kadınlarda 12 binler (12.810), erkekler de ise 71 binlerde.

Kaynak: www.sohbetz.com/kadin/kariyer

İşerininizde Mutlu Olmanın yolları


Hayatımızın büyük bir bölümünü çalışarak geçiriyoruz.Belki de şanslı olanlar sevdikleri işi yapanlar.Peki işinizden keyif almanın yllarını biliyormusunuz?

1. Çevrenizi, baktığınızda gülümseyeceğiniz nesnelerle donatın.

2. Gününüzü tersine çevirin. İlk yapılacakları en son, en son yapılacakları ilk başta yapın.

3. Kaygılanmayı bırakın! Kendinizi ya da işinizi o kadar da ciddiye almayın. Yaşam çok kısa.

4. Düzenli molalar verin. Yakınınızda yap-boz, oyun ve boyama kitapları gibi oyalanabileceğiniz bir şeyler bulundurun.

5. Önünüzdeki yedi günlük süre için, işinizde minnettar olduğunuz iki şeyi yazın.

6. Arka planda hoşlandığınız bir müzik çalın.

7. Haftanın ortasında yalnızca oyun oynamak için bir gün izin alın.

8. Bir gün boyunca favori iş gurunuz gibi olun. Onun yapacağını düşündüğünüz biçimde eylemde bulunun ve karar alın.

9. Müşterilerinize onları düşündüğünüzü göstermek için kendilerinde manevi yücelme hissi uyandıracak notlar gönderin.

10. Biraz hayal kurun ve zamanı düşünün. Bunu yapamayacak kadar meşgulseniz, geçiminizi sağlayacak parayı kazanamayacak kadar meşgulsünüz demektir

Dr.Sharon House

Kaynak: www.kisiselbasari.com

Beynimizi Neler Yoruyor

1) Beyin kendisinden tam, net ve kesin olarak ne istendiğini bilmek ister.

Beyin gücünüzün istediğinizi tam olarak yapabilmesi için siparişinizi tam ve kesin olarak bilmesi gerekir.

2) Hep bir konuyla ilgilenince beyin gücü zayıflar.Sıradan monoton bir işte konsantre şekilde uzun süre kalırsa beyin inanılmaz

derecede sıkılır ve yorulur.

3) Ne söylendiğini anlamayınca beyin bunalır.Anlaşılabilirliği düşük sözler, davranışlar ve kitaplar da insan beynini yorar,kızdırır ve çıldırtır.

NELERİ ÇABUK UNUTURUZ ?

1) Tam olarak anlayamadığımız konular,

2) Rakamlar,isimler

3) Bilinçsizce rastgele öğrendiklerimiz

4) Aralıksız uzun süre çalışmayla öğrendiklerimiz

5) Tekrarlamadığımız bilgiler

6) Mutsuz olduğumuz bir anda öğrendiklerimiz

7) İstemeden mecbur kalarak öğrendiklerimiz

8) Düşünmeden ezberlediklerimiz

9) Düşünce ve inançlarımıza ters düşen bilgiler

10) Değişken zaman ve mekanda öğrendiklerimiz

11) Olumsuzluk ve mutsuzluk veren bilgiler

12) Soyut anlamakta güçlük çektiğimiz bilgiler

13) Uykusuz ve yorgunken öğrendiklerimiz

14) Başarısızlığı çağrıştıran bilgiler

15) İlgi ve Bilgi alanımıza girmeyen konular

16) Stresli bir durumda,dikkatimiz dağınıkken öğrendiklerimiz

17) Bir işimize yaramayacağına inandığımız bilgiler

18) Pasif dinlemeyle öğrendiklerimiz

Bu Resimler Sizi Tanıyor












1 - İçedönük - Hassas - Kolay etkilenen : Kendinizle ve çevrenizle ilgili düşüncelere etrafınızdaki çoğu kişiden daha sık ve daha derin bir şekilde dalıyorsunuz. Üstünkörü hareketler ve konuşmalardan nefret ediyorunuz. Geyik muhabbeti yapmaktansa yalnız kalmayı tercih edebiliyorsunuz. Ama yakın arkadaşlarınızla olan ilişkileriniz o kadar kuvvetli ki bu da size ihtiyacınız olan uyumu ve gücü getiriyor. Yine de yalnız başına kalmaktan hiç sıkılmıyorsunuz.

2 - Özgür - Geleneklere karşı - Tutulamayan : Kendinizi geliştirmenizi sağlayacak özgür ve kimseye bağlı olmayan bir hayat peşindesiniz. Hobilerinizde ya da işinizde sizi başarıya ulaştıracak yeteneklere sahipsiniz. Bağımsızlığa olan düşkünlüğünüz bazen sizden beklenilenin tam tersini yapmanıza neden olabiliyor. Öyle her gördüğünüz şeye üzerinde düşünmeden uyacak tiplerden değilsiniz. Aksine kendi fikirleriniz doğrultusunda gitmeyi yani akıntıya karşı kürek çekmeyi seviyorsunuz.

3 - Dinamik - Aktif - Dışa dönük : İlginç ve çeşitli işlere girebilmek için risk almaktan kaçınmıyorsunuz. Rutin bir hayat sizi etkisiz hale getirebiliyor. En çok sevdiğiniz şey tüm olaylarda başrol oynamak. Aslında olayları başlatan kişi de siz oluyorsunuz.

4 - Ayakları yere basan - Dengeli - Uyumlu : Komplike olmayan ve doğal bir yaşamı, bir aşkı ve işi amaç edinmişsiniz. İnsanlar size saygı duyuyor çünkü sizin ayaklarınız öyle bir yere basıyor ki herkes sizden destek alıyor. Siz de bu insanlara güven sağlamayı biliyorsunuz. Çok sıcak ve insancıl olarak tanınıyorsunuz. Basmakalıp ve çok abartılı olan herşeyi reddediyorsunuz. Modanın getirdiği yeniliklere de bağlı değilsiniz. Aksine, sizin için giyim pratik ve rahat olmalı.

5 - Profesyonel - Pragmatik - Kendini tanıyan : Hayatını eline alıp şansını kadere bırakmak yerine yaratmayı sevenlerdensiniz. Problemlerinizi pratik ve karışık olmayan yöntemlerle çözüyorsunuz. Günlük hayatınızda gerçekçi olmayı tercih ediyorsunuz. İşte ise herkes sizi sorumluluk sahibi olarak tanıyor. Sizin kendinize olan güveniniz sayesinde etrafınızdakiler de sizden güç alıyor. Fikirlerinizi uygulamaya koyana kadar rahat edemiyorsunuz.

6 - Barışçıl - Tedbirli - Agresif olmayan : Anlaşması kolay bir insansınız. Kendi özel hayatınıza ve özgürlüğünüze düşkün olduğunuz için de arkadaşlarınızı pek yormuyorsunuz. Bazen hayatın anlamını düşünmek ya da kendi kendinize eğlenmek için her şeyden uzaklaşıp yalnız kalmak istiyorsunuz. Bu yüzden de kaçabileceğiniz güzel mekanlar nerede biliyorsunuz ama siz yalnızlık düşkünü bir insan da değilsiniz. Sadece hayatın size vermiş olduklarını takdir eden, dünyayla barışık bir insansınız.

7 - Dikkatsiz - Oyunsever - Neşeli : Spontane ve özgür bir hayatı seviyorsunuz. Hayata bir kere gelinir ilkesinden yola çıkarak dolu dolu yaşamayı istiyorsunuz. Çok meraklı ve her yeni şeye açık bir insansınız. Tüm değişikliklerin sizi büyüttüğüne inanıyorsunuz. Bağlı kalmak kadar sizi sıkan bir şey yok. Sürpriz yapmaktan ve sürprizlerle karşılaşmaktan çok hoşlanıyorsunuz

8 - Romantik - Hayalci - Duygusal : Çok duygusal bir insansınız. Olayları gerçekçi tarafından görmeyi reddediyorsunuz. Sizin için duygularınızın size söyledikleri önemli. Ayrıca yaşamda hayallere yer olması gerektiğini savunuyorsunuz. Romantizmi reddeden ve her şeyi akılcı bir yolla çözmeye çalışan insanlarla anlaşamıyorsunuz. Hayallerinizi, duygularınızı sınırlayacak her şeyi reddediyorsunuz.

9 - Analitik - Güvenilir - Kendinden emin : Hayatınızı insanların gözden kaçırdığı küçük değerli taşlarla doldurmayı seviyorsunuz. Bu nedenle kültür sizin hayatınızda önemli bir yer oynuyor. Yine de siz şık ve zarif duygularınızın çevreden etkilenmemesini sağlıyorsunuz. Sizin için zarif ve görgülü bir hayata sahip olmak çok önemli. Ve yine aynı tarzdaki insanlarla birlikte olmayı tercih ediyorsunuz.

Ön Yazı Örneği

FİRMA ADI ve UNVANI

İnsan Kaynakları Bölümü

REF: SAT05 SATIŞ DANIŞMANI

Sayın Ad SOYAD, .../..../2005

7 03 2005 tarihli .... gazetesinde yer alan SATIŞ DANIŞMANI pozisyonu için ekli özgeçmişimi değerlendirmenizi rica ederim.

İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü.nden 2004 yılında mezun oldum. Öğrenciliğim sırasında part-time olarak Satış Danışmanlığı., .Müşteri Temsilcisi pozisyonlarında çeşitli mağaza zincirlerinde görev aldım. Satışını yaptığım ürünü tüm özellikleriyle tanımak ve bu özellikleri müşterinin ihtiyaçlarıyla örtüştürmek temel prensibimdir.

Bu amaçla sürekli öneri ve yeni fikir geliştiririm. Görev aldığım reyonlar satış ciroları sıralamasında her zaman ilk üçte yer almıştır. Halen ....... Çağrı Merkezinde Tele Satış Temsilcisi olarak çalışıyorum. Ayrıntıları özgeçmişimde bulabilirsiniz.

Özel olarak davranış bilimleriyle ilgileniyorum, insan/müşteri davranışlarını sürekli gözlemliyor ve konuyla ilgili yayınları takip etmeye çalışıyorum. Halen çalıştığım işte özellikle dinleme becerimi geliştirme fırsatı buldum.

Müşterilerin beklenti ve ihtiyaçlarını anlamak, buna uygun hizmeti sunmak ve karşılığında yaşadıları memnuniyeti görmekten zevk ve heyecan

duyuyorum.

Mağazacılık alanında kariyerimi geliştirmeyi hedefliyorum. Kariyerime ürün ve hizmet yaklaşımıyla kendime çok

yakın hissettiğim ....... .te devam etmeyi çok isterim. ... .u ve hizmetlerinizi en iyi şekilde temsil edeceğime inanıyorum.

Satış Danışmanı olarak ...... için yapabileceklerim konusunda görüşme olanağı verirseniz çok sevinirim.

Saygılarımla,

İsim ve imza

Adres

Ön Yazı

Yazının ilk bölümünde genel ve kısa olarak hakkınızda bilgi vermelisiniz dikkat edilmesi gereken nokta bu
bölümde vereceğiniz kendiniz ile ilgili bilginin çok fazla ayrıntılı olmamasıdır, adınız soyadınız ve mesleğiniz yeterlidir ve daha sonra başvurduğunuz şirket yada ilan hakkında nereden ulaştığınızın bilgisinin verilmesidir. Bu konuda vereceğiniz bilgiler net bir şekilde anlatılmalıdır.

Mektubun 2. Bölümünde öncelikle aldığınız eğitim hakkında bilgi vermelisiniz. İlkokuldan başlayarak sıralamamalısınız zaten bu bilgileriniz CV niz de mevcut olacaktır son mezun olduğunuz okul ve bölüm ile beraber okulda en çok sevdiğiniz dersler, tez konunuz, ve okul hayatında katıldığınız projelerden bahsetmeniz eğitim kısmı için yeterli olacaktır. Eğitim bilgilerinizden bahsettikten sonra iş bilgilerinizden bahsetmelisiniz. Hangi işyerlerinde çalıştığınızı ve CV den farklı olarak bu işyerlerinde hayata geçirdiğiniz projeleriniz var ise projelerinizden, yada iş yerinizdeki sorumluluklarınızdan, kime raporlama yaptığınızdan bahsetmelisiniz. Ama bu noktada unutulmaması gereken kronolojik belli bir düzen içerisinde bu bilgilerin zaten CV niz de mevcut olduğudur. Diğer bir
deyişle ön mektubunuz CV den farklı olmalıdır, CV niz de kullanamayacağınız edebiyat dilini örnek olarak eğitim kısmındaki sevdiğiniz dersler, görev aldığınız projeler gibi kısımları iyi bir anlatım dili kullanarak ilgili kişiye sunmanız gerektiğidir. Üçüncü bölümde kişisel özelliklerinizi yazmalısınız.Hobileriniz, kişisel yapınız hakkında bilgi vermelisiniz. Bu noktada kullanacağınız dil çok
önemlidir çünkü tamamen kendiniz hakkınızda soyut kavramlardan bahsedeceksiniz bu bahsettiğiniz özelliklerinizi herhangi bir belge ile kanıtlayamayacağınızı unutmayın. Bu yüzden kullanacağınız dil tamamen çok akıcı ve betimleyici olmalıdır. Mektubunuzu okuyacak yetkili kişi sizin
yetilerinizi ve özelliklerinizi zihninde canlandırarak portrenizi oluşturmalıdır. Kullanacağınız edebiyat dilinde ve bilgisini vereceğiniz özellikleriniz de asla abartıya kaçmamanız gerekmektedir. Unutmayın sizin mektubunuzu okuyan yetkili kişiler günde yüzlerce ön mektup okumaktadırlar.
Abartılı hissettikleri ön yazıları olumsuz olarak değerlendireceklerdir. Bu bölümde bahsedilmesi gereken diğer bir husus ise bu işe neden başvurduğunuzun bilgisidir.. Size göre bu işin gerektirdiği özellikler nelerdir. Bu noktada sizin bu yetilere sahip olduğunuz bilgisini ayrıntıları ile anlatmalısınız, kullanacağınız dil sade ve açık olmalıdır.
Mektubun sonunda ilgili kişiye vakit ayırdığı ve sizi olumlu olarak değerlendirdiği için teşekkür ederek yüz yüze görüşmekten mutluluk duyacağınızı belirtmelisiniz. Bu noktada iletişim bilgileriniz CV niz de
zaten mevcut olduğu için tekrar veriyor olmanız gereksiz kalabalık yaratacaktır. Ek olarak olumlu yada olumsuz yanıt için irtibata geçilmesini arzu ettiğinizi belirtmelisiniz. Özet olarak baktığımızda hazırlayacağınız ön yazılar CV nize destek olacaktır. Olumlu başvuru olması için ön yazıların mektup özelliği taşıdığından dolayı, edebi yönde yazılması pozitif etki yaratacaktır. Önemli bir konu ise kalıplaşmış ön yazılardan uzak durmanız gerektiğidir. Başvurduğunuz şirket ve pozisyon hakkında bilgi sahibi olmalı ve bu bilgiyi işin özelliklerini sıralarken doğru şekilde kullanmalısınız. Şirket ve
pozisyon hakkında bilgi sahibi olmanız olumlu değerlendirilmenizi sağlayacaktır. Yapacağınız küçük bir araştırma ile şirket hakkında birçok bilgiye sahip olabilirsiniz. Bu bilgiyi ön yazınızda ve yüz yüze
görüşmenizde doğru şekilde kullanmanız her zaman söylediğimiz gibi sizin birçok adaydan farklı değerlendirmenizi sağlayacaktır. Mektubun sonunda teşekkür etmeniz doğru etki yaratarak size geri dönülmesi konusunda ricanızın destekçisi olacaktır. Unutmayın atacağınız her doğru adım zirveye
yaklaşmanızı daha da kolaylaştıracaktır.

29 Şubat 2008 Cuma

İstifa Mektubu Yazma

Günümüzde iş değiştirme profesyonel iş yaşantısının rutin ve değişmez bir gerçeği olarak yer almaktadır. Eskiden var olan çok uzun yıllar bir şirkette çalışmanın yerini belirli bir şirkette deneyim ve bilgi kazanarak, edinilen bilgi ve deneyimin yeni kültürlere aktarılması almaktadır. Tüm bunları düşündüğünüzde istifa etmek aslında kariyeriniz ve kendi gelişiminiz için yeni bir başlangıç olabilir.

Böyle bir değişimi düşünmenizin sebebi mevcut pozisyonunuzun istediğiniz gelişim ortamın sunmaması olabilir. Fakat profesyonel gelişiminizde oldukça etkili olan şirketinizden ayrılmak oldukça zor ve hassas bir karar olacaktır. İstifa mektubunuzu bu nedenle eski şirketinizde edindiğiniz deneyimi yansıtan bir yapıda yazmanız uygun olacaktır.

Ayrıldığınız işyerinizle olan bağlantınızı profesyonelce sona erdirmek daha yararlı olacaktır. Eski işyerinize daha sonra geri dönebilir ya da çalışma arkadaşlarınızın referansına ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu nedenle, bazı aksaklıklar nedeniyle ayrılıyor olsanız bile istifa mektubunuzun yaklaşımı olumlu olmalıdır.

İstifa mektubunuzu yazarken:

  • İşten ayrılma nedeninizi kısaca belirtin. (Farklı bir şirkette görev alma gibi.)

  • Bu şirkette edindiğiniz bilgi ve deneyimden bahsedin.

  • Çalışma arkadaşlarınıza ve yöneticinize teşekkür edin.

  • Ayrılma tarihinizi bildirin.

  • Ayrılmadan önce gereken sürede haber verin.

  • Sorumluluk alanınızdaki işleri tamamladığınızdan ya da ilgili kişilere devrettiğinizden emin olun.

  • Gelecekte gerekli durumlarda yardımcı olabileceğinizi belirtin.

Gerçek işsiz sayısı 4.4 milyon



Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) işsiz sayısını 2 milyon 350 bin olarak açıklamasına karşın, gerçek işsiz sayısının 4 milyon 429 bin kişi olduğu belirlendi.

ANKA’nın TÜİK verilerinden yaptığı hesaplamaya göre; Ekim, Kasım, Aralık aylarını kapsayan Kasım 2007 döneminde gerçek işsiz sayısı 4 milyon 429 bin, gerçek işsizlik oranı da yüzde 17,5 oldu.

TÜİK, aralarında iş bulma umudu olmayanların da yer aldığı işsizlik oranına iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar ile mevsimlik çalışanları dahil etmeksizin işsizlik oranını belirliyor. Bu hesapla TÜİK, Kasım döneminde işsizlik oranını yüzde 10,1, işsiz sayısını da 2 milyon 350 bin olarak açıkladı. Anılan iki grup dahil edilerek yapılan hesap ise gerçek işsizliğin, resmi sayının iki katına yaklaştığını gösterdi.

Buna göre; iş aramayıp çalışmaya hazır olan 1 milyon 670 bin kişi ile mevsimlik çalışan 409 bin kişi eklenerek hesaplanan gerçek işsiz sayısı Kasım 2007 döneminde 4 milyon 429 bin oldu. Gerçek işsizlik oranı da yüzde 17,5 olarak gerçekleşti. Kasım 2007 döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar 184 bin kişi azaldığından, gerçek işsiz sayısı da geriledi. Anılan dönemde gerçek işsiz sayısı 34 bin azaldı. Gerçek işsizlik oranı ise 0,1 puan arttı. İş aramayıp çalışmaya hazır olanların azalmasına karşılık, bu grup içinde yer alan iş bulma umudu olmayanların sayısının 30 bin kişi artması dikkat çekti.

İşsizlik verileri (Kasım; Bin kişi)
Resmi işsizlik Gerçek işsizlik
2006 2007 2006 2007
İşgücü 23.500 23.217 25.698 25.296
İşsiz 2.265 2.350 4.463 4.429
İşsizlik oranı(%) 9,6 10,1 17,4 17,5--/

26 Şubat 2008 Salı

Turizmde yeni bir açılım


Turizm sektörüne yatırım yapmanın sadece tesis inşaa etmek olmadığına inanan Magic Life, bu sektörde çalışacak personelin eğitimine el attı. Ankara Üniversitesi ve Magıc Life'ın işbirliği sonucu gerçekleştirilen "Turizm-Otelcilik ve Rekreasyon Mesleki Eğitim Sertifikalı Programı", Şubat ayı itibariyle hayata geçiyor.
Turizm sektörünün önündeki en büyük engellerden biri olan yetişmiş ve sürekli eleman açığını kapatmak için Magıc Life harekete geçti. "Kendi personelini kendin yetiştir" sloganıyla yola çıkan Magıc Life, Ankara Üniversitesi ile birlikte yepyeni ve Türkiye'de ilk defa uygulanacak bir projeye imza atıyor.
Turizm sektöründe kalite ve verimi artırmak için Ankara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi ve Magıc Life'ın işbirliği ile gerçekleştirilen "Turizm-Otelcilik ve Rekreasyon Mesleki Eğitim Sertifikalı Programı" start alıyor. Bu proje çerçevesinde, otelcilik alanında mesleki eğitime yönelik potansiyel işgücü kaynaklarına ulaşmak ve eğitmek hedefleniyor. İstihdam yaratmanın yanı sıra mevcut insan kaynağını geliştirmek üzerine bir sistemin de hayata geçeceği proje, ücretsiz olarak bu sektörde çalışmak isteyen herkese açık olacak.

Magic Life'ın sponsorluğunda ve Ankara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi'nin kaynaklarının kullanıma sunularak değerlendirileceği projenin merkez üssü Antalya olacak.
Tüm Türkiye'de turizmci aranıyor! Ocak sonu itibariyle tüm Türkiye'ye dağılacak olan Magıc Life insan kaynakları yöneticileri, turizm sektöründe çalışmak isteyen 18 yaş üstü lise ve ilköğretim mezunlarını seçmeye başlayacak. 1 Şubat itibariyle başlaması planlanan programın eğitim kampı ise Side Çolaklı'daki Ankara Üniversitesi'nin tesisleri olacak. 300 öğrencinin katılacağı sertifika programı, 12 haftası teorik, 24 haftası ise Magıc Life'ın Antalya, Marmaris, Bodrum ve Sarıgerme'deki kulüplerinde gerçekleştirilecek stajla tamamlanacak. Magıc Life'ın uzman insan kaynakları yöneticilerinin il il dolaşarak bu mesleği talep edenleri seçeceği projede sektöre nitelikli ara eleman gücü kazandırılacak.
Projenin başarısına olan inancını dile getiren Magıc Life Türkiye İnsan Kaynakları Müdürü Billur Yılmaz, turizm sektörünün nitelikli eleman ihtiyacına yönelik olarak Türkiye Direktörü Coşkun Özavnik liderliğinde, sosyal ve toplumsal bir proje geliştirdiklerine dikkat çekti. Yılmaz şöyle devam etti: "Turizm sektörünün kanayan yarası haline gelen eleman sorunu için uzun bir süredir araştırma halindeyiz. Öncelikle Ankara Üniversitesinin değerli yöneticileri ile fikrimiz paylaştık ve onlarda bizimle aynı heyecanı paylaştıklarını belirttiler. Bu sayede başta Rektör Prof. Dr. Nusret Aras ve yardımıcısı Sayın Prof. Dr. Mehmet Gürel olmak üzere, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Rüştü Güner, Beypazarı Meslek Yüksekokulu Müdürü Sayın Prof. Dr. İlhan Karaçal ve Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Sayın Prof. Dr. Gülfem Ersöz ile birlikte çalıştık. Üniversite - sektör işbirliğinin gerçekleştirilerek kaynakların verimli hale getireceğimiz için çok mutluyuz."

ÜCRETSİZ ALMANCA DERSİ
Magıc Life ve Ankara Üniversitesi arasında gerçekleştirilen anlaşma çerçevesinde bu yıl için ön büro, house keeping, servis, bar ve mutfak olmak üzere 5 alanda eğitim gerçekleştirilecek. Proje kapsamında bazı sınıflara TÖMER tarafından 120 saatlik hızlandırılmış Almanca dil eğitimi de verilecek. Programın % 75'ine devam zorunluluğu getirilirken, katılımcıların tüm konaklama, eğitim giderleri Magıc Life tarafından karşılanacak.

TESİS ÇOK, EĞİTİMLİ ELEMAN YOK
Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Gülfem Ersöz, turizm açısından potansiyelimizin yapılan tesis ve işletmeler kadar bu tesislerde hizmet verecek elemanların nitelikleri ile eşdeğer olduğuna dikkat çekti. Ersöz, "Turizm sektörünün önde gelen markalarından Magic Life ile Türkiye Cumhuriyetinin ilk üniversitesi olma ayrıcalığını taşıyan Ankara Üniversitesi'nin işbirliğinin turizm sektörü için son derece önemli olduğuna inanıyorum. Eğitimli profesyonellerin yetiştirilmesinin yanı sıra sektörler arası işbirliği, amaçların doğru değerlendirmesi ve de mezunlara istihdam alanları yaratma gibi pek çok olumlu katkı sağlayacak olan bu projede biz bölüm olarak, uzmanlık ve profesyonel yaklaşımla katkı sağlayacağız" dedi.
Eğitimli turizm çalışanlarının sektörde eğitim vermesinin önemine değinen Ankara Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanı Prof. Dr. Rüştü Güner, yıllardan beri dile getirilen üniversite ve sanayii işbirliğinin bu projeyle gerçekleştiğine dikkat çekti. Proje ile üniversitenin bilgi birikimini sektörde kullanılır hale getirileceğini vurgulayan Güner, şöyle devam etti: "Tesisler çoğaldıkça kalifiye, eğitimli ve nitelikil eleman bulmak zorlaşıyor. Her ne kadar lüks ve yıldızlı oteller yapılsa da çalışanların niteliği güçlendirilmedikçe istenilen sonuca ve başarıya ulaşmak zorlaşacaktır. Bu nedenle bu projenin sektör adına bir başlangıç olduğunu düşünüyorum."

Sertifika programına katılmak isteyenler
magiclifeacademy@magiclife.com mail adresinden veya www.magiclifeacademy.com web adresinden bilgi alabilir.

25 Şubat 2008 Pazartesi

Türkiyede Kaç tane Var

Türkiye'de kaç okul var? 67 bin...
Kaç hastane var? 1220...
Kaç sağlık ocağı var: 6 bin 300...
Peki kaç cami var? 85 bin...
Her 60 bin kişiye 1 hastane düşerken, 350 kişiye 1 cami düşüyor.
Peki kaç kilise var? 270...
Kaç cemevi var? 100.

Türkiye'de kaç doktor var? 77 bin...Peki kaç din görevlisi var? 90 bin...
Türkiye'de her 900 kişiye bir doktor düşerken, her 780 kişiye bir din görevlisi düşüyor.Eğitim-Sen'e göre Türkiye'nin 200 bin öğretmen açığı var.
Türkiye'de kaç kütüphane var? 1435... Almanya'da kaç kütüphane var?11 bin...

Türkiye'nin kaç kentinde devlet tiyatrosu var? 13...
Kaç kentte kuran kursu var? 81...
Bu kursların toplam sayısı kaç? 3852...

Türkiye'de 1 opera derneği var; 11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18 sinema, 38 tiyatro derneği var.

Peki kaç tane "cami yaptırma derneği" var? 35 bin...

Eğeden Akdenize kaç tane Otel var ?

Ipsos-KMG'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Akdeniz ve Ege bölgelerindeki yazlık alanlarda tüketici ve tüketim alışkanlıklarındaki değişimlere paralel olarak gelişen yerinde tüketim noktalarının sayıları, özellikleri ve tüketim değerlerini tespit etmek amacıyla bir rapor hazırlandı.Altınoluk'tan Alanya'ya kadar sahil şeridinde Antalya, Muğla, Aydın, Balıkesir illerine bağlı 26 ilçe ve 74 belediyede tespit ve görüşmelerin yapıldığı çalışmayla, konaklama mekanları dahilinde tüm tatil köyleri, 1-5 yıldızlı oteller, butik oteller, motel ve pansiyonlar ile fast food, yiyecek büfesi, restoran, eğlence mekanları, kafe ve pastane, kahvehane ve çay bahçeleri tarandı.
Tarama sonucunda Ege'den Akdeniz'e tüm sahil şeridinde 3 bin 390 adet konaklama ve 4 bin 265 yeme-içme mekanı tespit edildi. Sahil şeridindeki 57 tatil köyü ile 2 bin 161 otelden oluşan konaklama tesislerinin yüzde 24,5'i Batı Akdeniz, yüzde 20,9'u Doğu Akdeniz, yüzde 20,8'i Orta Akdeniz, yüzde 17,1'inin Kuzey Ege, yüzde 16,7'sinin ise Güney Ege'de bulunduğu belirlendi.Toplam 2 bin 161 otelden bin 108'ini 1-5 yıldızlı, 310'unu özel belgeli, 111'ini butik, 632'sini apart oteller oluştururken, söz konusu bölgede ayrıca 517 motel, 635 pansiyon, 20 kampingde de konaklama sağlanıyor.Çalışmanın sonuçlarına göre, yeme-içme mekanlarının bulunurluğu açısından Ege ile Akdeniz bölgeleri kıyı şeritleri hemen hemen aynı öneme sahip iken Ege Bölgesi özellikle alkolsüz geleneksel restoranlar açısından Akdeniz Bölgesi'nden daha fazla mekana sahip. Aynı şekilde gerek alkollü içki verilen, gerekse verilmeyen kafeler açısından da Ege Bölgesi Akdeniz'e göre daha zengin.Yeme-içme mekanlarının yüzde 24,2'si Kuzey Ege, yüzde 20,9'uu Güney Ege, yüzde 21'i Batı Akdeniz, yüzde 12,5'i Orta Akdeniz ve yüzde 21,5'i Doğu Akdeniz bölgesinde bulunuyor.Buna göre, toplam 4 bin 265 yeme-içme mekanından bin 957'sinin geleneksel restoran, bin 30'unun kafe ve pastane, 550'sinin eğlence mekanı, 441'inin modern restoran, 182'sinin çay bahçesi ve kahvehane, 96'sının ise fast food restoran ve yiyecek büfesi olduğu belirlendi.Akdeniz ve Ege sahillerinde yer alan ve çalışma kapsamına giren konaklama işletmelerinin ortalama yaşı 11 olarak tespit edildi. En eski işletmelerin tatil köyleri, 4 ve 5 yıldızlı oteller ve butik otellerin ise en yeni işletmeler olduğu görüldü.Konaklama tesislerinde kalan yabancı turist oranı yüzde 40'lar seviyesinde iken Ege ve Akdeniz bölgelerini ziyaret eden turistlerin tatil köyünden çok, otelleri tercih ettiği ortaya çıktı.Rapora göre, sezon müşteri sayısı tatil köylerinde ortalama 78 bin, 4 ve 5 yıldızlı otellerde 56 bin civarında. Yabancı turist oranlarının ise 1-3 yıldızlı otellerde daha fazla olması dikkati çekti.Akdeniz ve Ege sahillerinde yer alan yeme-içme mekanlarının ortalama yaşı ise 9 olarak belirlendi. En eski işletmelerin çay bahçeleri ve kahvehaneler, en yeni işletmelerin ise daha geç ortaya çıkan yeme-içme formatı olan fast food zincirleri olduğu görüldü. Fast food restoranları en çok günlük müşteriyi çekerken, restoranları ise en çok yabancı turistlerin tercih ettiği belirlendi.

Rapor alarak işe gidemeyen işçinin yıllık ücretli izin hakkı

Herhangi bir işyerindeki çalışma süresi en az 1 yılı dolduran bir işçi, yıllık ücretli izin hakkı elde etmektedir. Yıllık ücretli izin hakkının elde edilmesi için gerekli olan çalışma süresinin hesabında, yıl içinde işveren tarafından verilen izinler, çalışılmış gibi kabul edilecektir. İşçinin hastalık nedeniyle rapor alarak işe gidemediği süreler, belirli esaslarla yıllık ücretli izin hakları bakımından çalışılmış gibi sayılmaktadır. Bu sürelerin yıllık ücretli izin haklarının belirlenmesi sırasındaki durumu konusunda, yasa ile belirlenmiş olan ihbar süreleri önem taşımaktadır.

Herhangi bir işçinin raporlu olduğu sürelerin, ihbar süresinin 6 hafta fazlasına kadar olan kısmı, yıllık ücretli izin hakkının hesabı sırasında çalışma süresi olarak dikkate alınmaktadır. Rapor süresinin belirlenen bu süreyi aşması durumunda, aşan süre yıllık ücretli izin hakkının kazanılmasında belirlenmesinde dikkate alınmayacaktır. Böylesi bir durumda işçinin yıllık ücretli izin hakkı elde edeceği tarih, çalışma süresinden sayılmayan süre kadar ileri bir tarihe kayacaktır.

İşçiye verilen ücretsiz izinlerin kıdem tazminatına etkisi

Ücretsiz izin uygulamalarına ilişkin herhangi bir çerçeve, yasal düzenlemelerle hüküm altına alınmış durumda değildir. Ücretsiz izin hakkının söz konusu olduğu tek konu, doğum yapan işçinin ücretli doğum izni bitiminde kendisinin istemesi halinde verilmesi gereken 6 aylık ücretsiz izin süresi ile ilgili düzenlemedir. Bunun dışındaki ücretsiz izin uygulamaları, tarafların karşılıklı anlaşmalarına dayalı olarak gerçekleştirilmektedir.

Ücretsiz izin süreleri ile ilgili herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Öte yandan; ücretsiz izin sürelerinde iş sözleşmelerinin askıda olduğu kabul edildiğinden, söz konusu süreler çalışma sürelerinden kabul edilmemektedir. Herhangi bir çalışanın gerek kıdem tazminatı, gerekse yıllık ücretli izin haklarının belirlenmesi sırasında, ücretsiz izin süreleri dikkate alınmamaktadır.

16 haftalık doğum izninden sonra 6 aylık ücretsiz izin kullanan işçinin yıllık ücretli izin hakları nasıl belirlenir?

Yıllık ücretli izin haklarına ilişkin düzenlemeler, 4857 sayılı İş Kanunu ile yapılmaktadır. Yasal düzenlemeler açısından, herhangi bir işyerinde çalışan işçi, her tam çalışma yılı için yıllık ücretli izin hakkı elde eder. Yıllık ücretli izin süresi, işçinin söz konusu işyerindeki çalışma süresi ve bu süre için yasa ile düzenlenen yıllık ücretli izin günü sayısı esas alınarak saptanır.

Doğum sonrası kendisine sağlanan ücretsiz izin hakkını kullanan işçinin, kullandığı bu izin süresi; gerek kıdem tazminatı, gerekse yıllık ücretli izin hakları bakımından dikkate alınmamaktadır. Ücretsiz izin sürelerinde herhangi bir çalışma yapılmadığından ve ücret ödenmediğinden, bu süreler çalışma süresi olarak kabul edilmemektedir. Böylesi bir durumda çalışanın yıllık ücretli izin hakkını elde edeceği tarih, ücretsiz izin süresi kadar ileri bir tarihe kayacaktır.

Evlilik nedeni ile işten ayrılan işçiye ödenen evlilik tazminatı nasıl hesaplanır?

Kıdem tazminatına ilişkin düzenlemeler, 1475 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde yapılmaktadır. Söz konusu yasa yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte, kıdem tazminatına ilişkin düzenlemenin yürürlüğü sürmektedir. Yasal düzenleme kapsamında; kadın işçilerin evlilik nedeni ile işten ayrılmaları durumunda, çalışma süresinin gerektirdiği kıdem tazminatı ödenmektedir. Bu haktan yararlanılabilmesi için, iş sözleşmesinin evlilik tarihinden itibaren 1 yıl içinde yazılı olarak feshi, feshin gerekçesinin evlilik olduğunun açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Bunun ötesinde, çalışanlara evlilik nedeni ile ödenmesi ön görülmüş herhangi bir evlilik tazminatı hakkı düzenlenmiş değildir.

Yasal düzenleme gereği, herhangi bir iş sözleşmesinin kıdem tazminatını gerektiren bir nedenle feshi durumunda, çalışılan her tam yıl için 30 günlük brüt ücret tutarında kıdem tazminatı ödenmektedir. Bir yıldan artan süreler de oranlanarak hesaplamaya dahil edilmektedir.

Performansa göre iş akdi feshi

Çalışanlarımızdan birinin motivasyonunun ve performansının geçen aylara göre düştüğünü görmekteyiz. İş sözleşmesini buna dayanarak fesih edebilir miyiz?

4857 sayılı İş Kanunu'nun 18-21 maddeleri gereği; herhangi bir iş sözleşmesinin işveren tarafından feshi durumunda, feshin yazılı olarak bildirilmesi, feshin gerekçesinin açıkça belirtilmesi, feshe bağlı olarak ortaya çıkan yasal hakların fesih tarihinde işçiye ödenmesi gerekmektedir. İş sözleşmesinin işçinin performansına dayalı olarak feshinin mümkün olabilmesi için, işçinin bu konuda savunmasının alınması, gerekiyorsa performansının izlenmesi için kendisine bir süre verilmesi esastır.

Performansa dayalı fesihlerde, feshe temel oluşturan performans ölçümlerinin somut ve ölçülebilir verilere dayanması gerekecektir. Subjektif değerlendirmelere dayalı performans ölçümleri, iş sözleşmesinin feshine temel oluşturamaz. İş sözleşmesinin objektif ölçümlerden uzak performans değerlendirmelerine dayalı olarak feshi, fesih sırasında yasa ile belirlenen fesih usüllerinin yerine getirilmemesi; işçinin feshin geçersizliği ve işe iade talebi ile yargı yoluna başvurması ve mahkeme sonucunda işe iade kararı ile karşı karşıya kalınması sonucunu gündeme getirebilecektir.

Mülakata Giderken Dikkat Edilecek Noktalar

· Her ne kadar estetik önemli değil, içerik önemli dense de her kurum dış görünüşü değerlendirir. Abartılı olmamak kaydı ile temiz ve resmi bir görünüm yararlı olacaktır. Erkekler için takım elbise ya da pantolon, ceket tercih edilmelidir. Bayanlar içinse başvuracakları işe göre etek gömlek ya da pantolon gömlek iyi bir seçim olacaktır. Bayanlar elbise giymekten kaçınmalıdır.
· Parti, politika, spor klüpleri, dinsel tercihler gibi uzlaşılması kolay olamayan konulara kendiliğinizden girmemelisiniz. Bu konular açıldığında kendi görüşünüzü başkalarının görüşlerine saygılı bir biçimde belirtebilirsiniz.
· Güleryüzlü ve sakin olmaya çalışmalısınız.
· Tanıştığınız kişilerin elini güvenle tutmalı, gözlerine bakarak konuşmalısınız.
· Sorulan soruları sabırla dinlemeli, diğer kişilerin sözlerini kesmemelisiniz.
· Yanlış ya da yanlış anlaşılabilecek bilgiler vermemeli, samimi ve güven veren bir tutum izlemelisiniz.
· Yumuşak bir sesle, tane tane konuşarak görüşlerinizi açıklamalısınız.
· Mülakat sırasında çevrenizdeki eşyalarla (Örneğin, masa üzerine bırakılmış bir kalem) ya da gözlüğünüzle oynamamaya dikkat etmeli, abartılı el kol hareketlerinden kaçınmalısınız.
· Mülakat için randevu olmanız halinde pazartesi sabah ve cuma öğleden sonralarını seçmemeniz tavsiye ederim.
·

Bir cv Nasıl Olmalı

İş arama sürecinin önemli ve ilk aşamalarından biri de öz geçmiş (cv)[1] hazırlamaktır. Biz burada sizlere cv hazırlarken sıkça yapılan hatalardan söz edeceğiz. Bu hatalarla incelediğimiz cv’lerde sıkça karşılaşıyoruz. Ama önce cv neden önemli ona değinelim.

Bilindiği gibi gerek eleman arayan kuruluşlar ve gerekse bu işe aracılık eden danışmanlık kuruluşları (özel istihdam büroları) [2] adayların ilk elemelerini cv’ den yaparlar. Yani öncelikle öz geçmiş istemelerinin amacı beklentilerinden uzak adayları baştan elemektir. Bu aynı zamanda şu anlama gelmektedir. Siz şayet dikkatli ve titiz hazırlanmış bir cv’ ye sahip değilseniz daha işin başında elenebilirsiniz. Yani sizi görüşmeye dahi çağırmayabilirler. Bu nedenle cv iş arama sürecinin başıdır ve önemlidir.

Şimdi gelin kendimize şu soruyu soralım;

Benim özgeçmişimi okuyan biri beni görüşmeye davet eder mi?

Bir başka deyişle ben öyle bir cv’ ye sahip olmalıyım ki karşı taraf etkilensin ve beni karşılıklı görüşmeye de değer bulsun.

Burada karşı tarafı etkilemek sözcüğü elbette ki cv’mize bizde olamayan bir takım yetkinlikleri yazıp suni bir etki yaratma anlamında değildir. Zaten bu tür bir etki karşılıklı görüşme sırasında kısa sürede tepkiye dönüşecektir.

Etkili özgeçmiş oluşturmayı iki boyutuyla ele almalıyız.

a- Şekil bakımından b- İçerik bakımından

Şunları yapmayınız;

Şayet özellikle el yazısı ile istenilmemişse cv’nizi el yazısı ile hazırlamayın[3]

Şablon ve format cv’lere itibar etmeyin. Hazırlayacağınız cv size özel olsun.

cv’ de eksik bilgiler bırakmayın.(medeni durum,doğum tarihi,okul mezuniyet yılları vb.)

cv’ yi doldurmak adına gereksiz büyük ve kalın yazı karakterleri kullanmak, fazla satır araları vermek gibi tekniklere başvurmayın. Bunlar değerlendiren kişiler tarafından sıcak bakılmayan davranışlardır.

cv’ yi ilgi çekecek ve cazip kılacak bir görsel yapıya kavuşturmak adına süsleme sanatına girişmeyin. Sonuçta ciddi bir iş yapıyorsunuz bu bir iş başvuru mektubudur[4].

cv’ ye gerekli olan bilgilerin dışında kalabalık bir cv yollamak adına lüzumsuz bilgiler yazmayın. Örneğin lisans eğitimi sırasında aldığınız dersleri cv’ de sıralamak gereksiz bir bilgi aktarımıdır.

Yine sadece sizden istenilirse vermeniz gereken bonservis yada referans mektuplarını cv’ ye peşinen eklemek te gereksiz olacaktır.

Format haline dönüşmüş ve alıntı olduğu kolayca anlaşılan bazı cümleleri cv’nize yazmayın. Bizler bazen 100 cv okuyorsak 75 tanesinin amaç kısmında aynı cümleleri görüyoruz.

Bu konudaki önerilerimize şunları eklemek isterim ;

İnsan kaynakları yada personel yönetimi alanında görev yapanlar ellerindeki boş pozisyonun iş tanımıyla adayı karşılaştırıp bir karar üretmeye çalışırlar. Ülkemizdeki istihdam darlığı bu kişilere başvuruları karşılama konusunda ciddi iş yükü getirmektedir.

Kimi zaman 5 pozisyonlu bir gazete ilanına 1000 -1500 civarında başvuru gelmektedir. Başvuruların bu kadar yoğun olmasının sebebi sadece ülkemizdeki istihdam sorunu değildir.

İş yükü aynı zamanda boş atıp dolu tutma mantığı ile her ilana ( kendi niteliklerine uygun bir pozisyon olsun olmasın ) cv yollayan iş arayan yada işini değiştirmek isteyen kişilerden de kaynaklanmaktadır.

O halde konuyla ilgili şu saptamaları artık yapabiliriz sanırım.

Özgeçmişiniz size ait özgün bir özgeçmiş olmalıdır.

Size ait kişisel bilgiler konusunda okunduğunda net kanaatlere ulaşılmalıdır.(iletişim bilgileri,medeni durum,askerlik,sürücü ehliyeti vb.)

cv ‘niz gereksiz bilgilerle veya süsleme yada kalın yazı karakterleri kullanılarak sayfa adedi arttırılmamış, içerik bakımından doyurucu ama sade bir cv olmalıdır .

İş deneyimleriniz varsa bunlar kesin açık net ifadeler içermelidir. Okunduğunda bu deneyimin hangi tarihler arasında, nerede,hangi pozisyonda edinildiği ve görev kapsamı içinde nelerin yer aldığı varsa bitirilmiş projelerin neler olduğu açıkça anlaşılmalıdır.

Özellikle referans bölümünü boş bırakmayınız şimdilerde cv’ lerde sıklıkla görülen “istenildiğinde verilecektir” cümlesi gereksizdir. Referans elbette ki istenilecektir. Referanslar bölümünde verilen kişilerin iletişim bilgileri güncel ve açık olmalıdır. Bu kişilerden geçmiş iş deneyimlerinize ilişkin bilgiler istenilecektir bunu göze alarak uygun kişileri referans göstermelisiniz. İş deneyimi olamayanlarda kendilerini yakından tanıyan meslek sahibi kişileri (ebeveyn,akraba dışında) yada öğrenim yaşamlarıyla ilgili bilgi edinilebilecek hocalarını referans gösterebilirler.

İş başvurunuzda başvurduğunuz pozisyonu (görev) mutlaka belirtiniz. Ayrıca başvuru konusu olan pozisyonun dışında başka pozisyonlara da aday olmak istiyorsanız bunu da not olarak eklemelisiniz.

Fotoğraf adaylarla özellikle görüşme yaptıktan sonra hatırlama anlamında çok gerekli bir araçtır. Yüzlerce kişiyle görüşme yapan uzmanlar zaman zaman başvuru sahiplerini hatırlamakta güçlük çekebilirler. Bu nedenle yakın zamanda çekilmiş bir fotoğrafınızı başvurunuza eklemeniz önemlidir.

24 Şubat 2008 Pazar

Empatik misiniz ?

EMPATİ TESTİ

1- Bir kişi, kendisini başkalarının yerine koyabiliyor ve onların sıkıntılarını anlamaya, azaltmaya çalışıyorsa, hangi duygunun etkisi altındadır?

a- Sempati.

b- Empati.

c- Anlayış.

2- Çevrenizde yanlış gördüğünüz davranışları olan kişileri adam etmek ve doğru yola getirmek için uğraşır mısınız?

a- Evet.

b - Bazen.

c- Hayır.

3- Empati için en çok hangisi gereklidir?

a- Saygı.

b- Merhamet.

c- Hoşgörü.

4- İşyerinizi arayan kızgın bir kişi, şirketin ürünü konusundaki şikayetlerini bağırarak ve hırçın bir dille anlatıyor. Ne yaparsınız?

a- Şikayetini dinler ve şikayetin çözümü için araştırma yapacağımı söylerim.

b- Bağırmaya hakkı olmadığını söyler, telefonu yüzüne kapatırım.

c- Telefonu ilgili servise bağlarım.

5- Empati duygusu, hangi cinsiyette daha güçlüdür?

a- Erkekler.

b- Kadınlar.

c- Her ikisinde de aynıdır.

6- Empati, hangi tür zekayı güçlendirir?

a- Sosyal zeka.

b- Entelektül zeka.

c- Duygusal zeka.

7- Empati için en çok hangisi gereklidir?

a- Gözlemlemek.

b- Konuşmak.

c- Dinlemek.

8- Empati ve duygusal zeka, kariyer hayatının hangi aşamasında daha etkili olur?

a- Terfi etmede.

b- İş güvencesinde.

c-Bir işe girişte.

9- Empatinin güçlendirilmesi ile şiddetin azaltılmasında en etkili sosyal birim hangisidir?

a- İşyeri.

b- Aile.

c- Okul.

10- Empatik yaklaşım, iş hayatında en çok hangi yararı sağlar?

a- Trendlerin izlenmesine imkan verir.

b- Ürün farklılaştırması için ipucu sağlar.

c- Tüketiciye odaklanmayı kolaylaştırır.

11- Hangisi empati eksikliğinin bir sonucudur?

a- Ön yargılar.

b- Duyarsızlık.

c- Sosyal olaylara ilgisizlik.

12- Devletin ekonomiden çekildiği, serbest piyasanın da sosyal sorumluluklarını üstlenmediği küreselleşme döneminde, sıkıntıda olanlara empatik destek, hangi kuruluşlar aracılığı ile verilebilir?

a-Hayır kuruluşları.

b-Sivil toplum kuruluşları.

c-Kooperatifler.

PUAN, CEVAP VE YORUMLAR

1) a = 3, b = 5, c = 2

Empati, kalıcı bir duygu olduğu için, sosyal sorunların çözümünde, karşılıklı anlayış ve sempatiye göre daha etkili olur.

2) a = 0, b = 2, c = 5 Başkalarının inanç, görüş ve düşüncelerini zorla değiştirmeye hakkınız yok. Onların kişiliğini dikkate almadan psikolojik baskı ve şiddet uygulamak, çoğunlukla geri teper. Ayrıca sizin görüş ve düşüncelerinizin en doğrusu olduğunu kim garanti ediyor ki?

3) a = 5, b=3, c = 2 Merhamet geçici bir duygudur. Hoşgörü kavramında ise sizin kendinizi karşınızdakinden daha üstün gördüğünüz varsayımı egemendir. Oysa saygı, sizin karşınızdakini kendinizi ile eşit görmenizi sağlar. Eşitler arasındaki diyalog daha etkilidir ve kalıcı bir empatik ilişkinin kurulmasınına imkan verir.

4) a = 5, b = 1, c = 3 Telefonun kapatılması öfke duygularını artırır ve sorunu iyice içinden çıkılmaz bir duruma getirir. İlgili servise bağlamak ise işi uzatabilir. En iyisi şikayeti not etmek ve sonucu müşteriye daha sonra bildirmektir.

5) a = 1, b = 5, c = 2 Araştırmalara göre, kadınlarda empati duyguları daha güçlüdür. Çünkü kadınlar duygulara ve duyguların paylaşılmasına, erkeklerden daha fazla önem verir. Bu nedenle sıkıntıda olan erkekler, dertlerini çevresindeki bir kadına anlatmayı tercih eder.

6) a = 3, b = 1, c = 5 Empati, bir duygu yoğunluğunu tanımladığı için, duygusal zekanın en önemli unsurlarından biridir. Empatinin sosyal zekanın oluşumunda da önemli rolü vardır.

7) a = 1, b = 3. c = 5 Karşımızdaki insanın dertlerini ve sorunlarını ancak dinleyerek anlayabiliriz. Anlayış ise empatinin kapısını açar. Gözlemleme pasif bir eylemdir. Dinlemeden konuşmak yalnız konuşanı rahatlatır.

8) a = 5, b = 3, c = 1 Araştırmalar ve iş deneyimleri, bir işe girişte bildiğimiz zeka katsayısının etkili olduğunu, ama girilen işte yükselmenin daha çok duygusal zekaya ve empatiye bağlı olduğunu gösteriyor.

9) a = 1, b = 5, c = 3 Duygusal eğitimde en büyük görev aileye ve aile içinde de anneye düşer. Çocuk okula başladığında, duygusal anlamdaki kişilik çizgileri belirgin hale gelmiştir zaten. Aile içi şiddetin orta vadede azaltılması da ancak annelerin eğitilmesi ile mümkün olur.

10) a =1, b = 3, c = 5 Kendini tüketici yerine koyan ve onların sorunlarını anlamaya gayret eden bir yönetici, hedef kitlesinin tercih ve istemlerini daha kolay kavrayabilir. Bu yaklaşım da tüketiciye odaklanma ilkesinin hayata geçirilmesini sağlar.

11) a= 5, b = 1, c = 3 Başkalarının dertlerini anlamak için çaba gösteremeyen kişi, onların hatalarının kaynağındaki nedenler üsüne de kafa yormaz. Sonraki aşamada kişilere ve toplumsal kesimlere, gerçekle ilgisi olmayan etiketler yapıştırılır. Önyargıların yaygın olduğu ortamın kaçınılmaz sonuçlarından biri de şiddettir.

12) a = 3, b = 5, c = 1 Hayır kuruluşlarının verdiği destek sürekli olamaz. Kooperatiflerin örgütlenmesi ise zaman alır. Sıkıntıda olanların yanı başındaki sivil toplum kuruluşlarının desteği ise insanları, sorunların çözümü konusunda cesaretlendirir. İhtiyacı olanlara balık vermek yerine, balık tutmayı öğretmek daha doğru ve daha empatik bir yaklaşımdır.

DEĞERLENDİRME

13-19 Puan: Kent hayatı ve küreselleşme sizi iyice değiştirmiş ve bozmuş. Tüm empatik duygularınızı kaybetmişsiniz. Başkalarını anlamak için hiç bir çaba göstermiyor, neredeyse herkesten nefret ediyorsunuz. Anlayamadığınız insanlar ve gruplar hakkındaki ön yargılarınız, sizi şiddete eğilimli yapıyor.

20-29 Puan: Serbest piyasa sisteminin "Gemisini kurtaran kaptan" ilkesi sizi iyice etkisi altına almış. "Dayanışma" kelimesini sözlüğünüzden silmişsiniz sanki. Yine de "Bugün bana, yarın sana" sözünü aklınızda tutun ve başkalarına daha empatik duygularla yaklaşmaya gayret edin. Bir gün siz sıkıntıya düştüğünüzde etrafınızda hiç kimse olmayabilir çünkü.

30-39 Puan: Başkalarına ancak kendi vicdanınızı rahatlatmak için ve kendi menfaatinizi düşündüğünüzde empati gösteriyorsunuz. Empatinizin bu "egoist" kökeni, başkaları tarafından seziliyor ve çevrenize verdiğiniz desteğin değerini düşürüyor. İyiliğinize "karşılık bekleme" alışkanlığı, bir noktadan sonra duygusal zekanızın güçlenmesini de önlüyor.

40-49 Puan: Yüreğiniz hep başkaları için çarpıyor ve ihtiyacı olanlara empati göstermek için adeta çırpınıyorsunuz. Aileniz, işyeriniz ve ülkeniz için elinizden geleni yapıyorsunuz. Ancak tam bir empati için, sorunları paylaşmaktaki başarınızı, çözüm üretiminde de göstermeniz lazım. Çünkü empati, ancak sıkıntılar ve dertler azaldığında gerçek anlamını bulur.

50-60 Puan: İnsanları seviyor ve fakir-zengin ayırımı yapmadan herkese aynı saygıyı gösteriyorsunuz. Çözüm üretiminde de iyisiniz. Empati duygularınızın çok güçlü olması, sosyal zeka katsayınızı da yükseklere çıkarıyor. Bu tutum ve davranışlarınızın ödülü ise çevrenizden gördüğünüz saygı oluyor. Ancak başkalarına destek olayım derken, kendi kişisel gelişiminizi de ihmal etmekten kaçının.